24 Mart 2011 Perşembe

tik-tak--tik-tak--tik-tak

geçmeyen zamanlar,
uykuyla gönderilmeye çalışılan zamanlar,
sen onu kovmaya çabalarken, umursamazca duran zamanlar,
akıp gitme yetisini kaybetmiş, umarsız zamanlar...

aslında zamanın hızı biraz da belki hayatın nasıl gittiğini gösteren bize, bir şeyler iyi giderken 05:44:32'den 05:44:33'e geçişinin aslında 1 saniyeden fazla tuttuğu iddiasında bulunasın gelmez ki hiçbir zaman, hem saate baktığı mı vardır insan kafası rahatken.

oysa ki sıkkın giden bir gün öyle midir: o gün durmuş saate bakarken, bir saniyenin kendi içinde bir sürü bir sürü saniyelere bölündüğünü hisseder,hepsini tek tek sayarsın kafanda, toplamları bir saniyedir ama matematik hiç yanılmaz mı ki?

Hiç yorum yok: