şans etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şans etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ekim 2011 Cuma

ihtiyacın olduğu kadar mucizeler


işten ayrıldığı bir haftasonu akşamı, hafta içerisinde çekilişe günler var iken öylesine doldurduğu üç kolonluk kupon ile sayısal'da 4 tutturan garip bi insanım, sayısalda 4'ün daha fazla para verdiğini düşünürdüm bi de. çıkan para altı üstü bi gece dışarda takılmanı sağlayacak kadar bile olmayınca komik gelmekte insana, sayısal'a o kadar da güvenmemek lazımmış. neyse en azından üç gün arkadaşımın evine, "evdeki yabancı" modunda yerleşip de haftasonunu o evden çıkmadan geçirecek miktarda para bırakmış oldu cebime; o kadar da hayıflanmamak lazım. neticede çıkacağına, bir şey çıkacağına inanmadığım bi loto kuponu tuttu lan, komik işte.

aslında daha komik olan "bir mucize bekliyorsan gerçekten de ihtiyacın olmalı" sözünün, 4 sayıyı tutturduğumu farkettiğim an beynimden kulaklarıma, kulaklarımdan ise beynime gönderilmesi şeklinde bir feedback oluşturması olması oldu. oynadığım topu topu üç kolondan bi alttakine yazmış olduğum 37'yi bir kolon üstte kullanmış olsam beş tutturmuş olacaktım veya veya tutmayan iki sayıdan birisi olan 48 yerine 46 yazmış olsam da aynı şey olacaktı -ikisinin birden aynı anda olması ihtimaline gelmiyorum bile bak-. neyse sonra kulaklarımda çalan söze hak vermek suretiyle "o kadarına da ihtiyacım yokmuş mucizelerin sanırım, siktir et yıeaa" diye kendi kendimin düşüncelerini geçiştirdim.

arada sayısal oynamak lazımdı, şans bize küçük sürprizler yapar, biz de onlara sevinirdik.

6 Ekim 2011 Perşembe

anlaşılayazılırken boşvermek şansı

Herkes tarafından anlaşılan bi insan olmak kadar gereksiz bi çaba yok sanki. Herkesin anladığı ya da aslında sadece anladığını sandığını iddia ettiği şeyleri pek sevememişimdir hep. Popüler kitapları okumaktan hep kaçmışımdır. Üstünden yıllar geçtikten sonra kitaplar hala anlam ifade etmektelerse gerçekten okumaya değer gelirler bana, ne biliyim o kadar uzun yaşamıyoruz sonuçta ortalama bi insan hayatını baz alırsak. Bi de buna kuvvetle muhtemel normal bi insan ömründen daha kısa yaşayacağımı katarsam –ki uzun yaşamak ki bi arzum olduğu çıkarılmasın, bu bir hayıflanma değil-, Vaktimi okuduktan sonra “bune lan” diyeceğim bir kitapla harcamak istemem.

Yazar olmak isterdim fakat yazdıklarımı anlayacak kitle o kadar ufak olurdu ki, gidip de o kitabın basılmasıyla insanların harcayacağı çabaların hepsi boşuna olurdu, -kitap yazan ama basmayan bi yazar olabilirim yani bak-. Hem insanın içine daral getiren boşvermişlikle alakalı yazılardan kaç kişinin hoşlanması mümkün ki. Şu cümleyi yazdıktan sonra bile “siktir et abi sikimsokum tasarımcılık(lütfen evcilik gibi bişi algılayın bunu) adı altında bir yerlerde bişiler yaparsın işte, anlamsız bişiler, kendini tatmin etmeye o kadar da uğraşma, kim tatmin olmuş ki dünyada” diyosam ortada ciddi bi boşverme sorunu vardır; ama bu umurumda mıdır?

"bilmem" diye kendi kendime yanıt verdikten sonra tramvaydan inmiştim artık. biraz aptal aptal yürüdükten sonra sayısal oynayayım bari dedim. ilk kolona son gördüğüm 6 arabanın plakasının son iki rakamını girdim. diğer ikisini, rastgele bir biçimde işaretledim. bu sırada yanımda kupon dolduran dayı, "bu akşam çekilmiyor o" diyormuş ısrarla birşey söylemeye çalıştığını görünce kulaklığı çıkardım ve ozman duymuş bulundum kendisinden heyecanlı heyecanlı ve "yıllarımı şans oyunlarına verdim ben" müzmin kaybedenliğiyle çıkan sesler bütününü, "hemen zengin olmama gerek yok, cumartesiyi bekleyebilirim" ile "fark etmez nasılsa çıkmayacak" arası bir bakış ataraktan, "biliyorum" dedim. kupon yatırma sırası beklerken bana melul melul bakan tuzlu fıstık paketlerine de daha fazla dayanamayıp tuzlu fıstık da alıp dükkandan çıktım.

asla tutmayacağını bildiği, henüz çekilmemiş olan loto kuponlarını şu sıralar okuduğu kitabın arasına koymuş olmanın verdiği garip hissiyatla bi sigara daha yakıp yoluma devam etmek o kadar da kötü bir duygu değildi. eve gelip iki saat yatakta debelenip uyuyamayacağını anladıktan sonra, "zaten 12'de uyanacaktım mk" diye bir küfür savurdum, ettiğim küfürün hemen sonrası "ya kupon tutarsa..." şeklinde başlayan hayaller bile kurmadığımı farkettim iki saatlik uyumaya çalışma sürecinde.
hayal kursaydım uyumuş olurdum, olmadı ne yapalım.

29 Nisan 2011 Cuma

yaratmak derken?

"insan kendi şansını, kendisi yaratır"

işbu sözü kim söylemiş ise onu bulup da; "nerede yaşıyon, hangi kafada yaşıyon" diye sorup akabinde "yok öyle bişi abi, demedim ben" dedirtene kadar dövsek ya, şöyle güzelce.