7 Ocak 2013 Pazartesi

firavun'un yılanı

yılanlar derilerini değiştirmelerinden dolayı antik mısır'da ölümsüzlük konseptiyle özdeşleştirilirdi ve başta kendi kuyruğunu yutan yılan figürü olmak üzere, genel anlamda "yılan," doğanın sürekli yenilenen yapısını ve evrenin bütünlüğünü sembolize etmekteydi. antik mısır'ın yılanlarla olan bir başka münasebetiyse, günümüzde popülaritesini yavaş yavaş yitirmeye başlayan yılan oynatıcılığının bu topraklar üzerinde başlamasıdır. yılan oynatıcılığı demişken, antik mısır'ın en popüler ve basit büyüleri arasında bastonu yılana çevirmek yer almaktadır ve bu hususta musa'nın dönemin firavununun büyücüleriyle sidik yarıştırdığı kayıtlara geçmiştir.

cıva (II) tiyosiyanat (Hg(SCN)2), ilk defa modern kimyanın öncülerinden birisi olarak gösterilen jöns jacob berzelius tarafından 1821 yılında sentezlendi. bu beyaz toz organik kimyada pek bir öneme haiz olmasa da, ateşe maruz bırakıldığında gösterdiği tepkime, bu dünyaya ait olmadığı hissiyatı uyandıran görüntüler ortaya çıkarıyor; bu yüzden de kendisine "firavun'un yılanı" adı bahşedilmiş:



yukarıdakı videoda gördükleriniz sebebiyle vaktizamanında epey bir rağbet gören cıva (II) tiyosiyanat yakımı, 1800'lü yıllarda özellikle almanya'da oldukça tutulmuş ve "pharaoschlagen" ismiyle piyasada kendisine yer bulmuşken, tepkime sonucunda ortaya çıkan maddeyi küçük çocukların ezkaza yiyip ölmesi sonucu yasaklanmış. günümüzdeyse hâlen yasak, fakat bunun nedeni yakıldığında açığa çıkan gazların zehirli olması.

buyrunuz, bir de gif:


not: antik mısır ve yılanlar demişken, şu mısırlılar Atretochoana eiselti türü yılanlarla birlikte yaşamış olsalar bu canlılara ne gibi anlamlar yüklemeyi seçerlerdi acaba?

Hiç yorum yok: