6 Haziran 2011 Pazartesi

birilerini fütursuzca eleştirdim, ağzıma geleni saydım üff

böyle hisli yazılar yazıp da sonra derdini anlatamayınca aralara şarkı sözü (tercihen ingilizce) sıkıştıranlar da ne kadar salak ya. adam başlamış yazısına, kalemi döndüğünce iyi-kötü bir şeyler anlatıyor, derken bir bakıyorsun, ruh halinin çözümlemesini yapması gereken yerde şöyle bir bölüm var:

"...işte o an hipopotamların yolunun yalnızlık bulvarlarından geçtiğini anlarsın. hemen açarsın ajdar anık'ı ve kulak verirsin; ne güzel söyler ajdar baba; hislerine tercüman olur adeta:

ben güneş sen barut,
of ooof.
öptüm seni şaap şup.
şap şup. şaap-şuup...
çikta çikta
çikta çikta
çikçikçikçik
çikita."

ben tam beceremedim sanki ama bunun gibi örneklerle karşılaşınca monitörü balkondan aşağı fırlatasım geliyo. yapmayın bunu, küfrettirmeyin kendinize, nesnel olun şekil 1'deki kedi gibi, paranız cebinizde kalsın. başkasının yazdığı alakasız sözlerle kendi hayatınızı ortaya koymaya çalışmayın. olmuyo öyle, dinlediğiniz şarkı üzerinden empati kuramıyoruz sizinle. o şarkıyı 389474 kişi dinliyo ve herhangi ikisi bile aynı şeyleri duyumsamıyo bunu yaparken. lütfen.

şekil 1: yazar tıkanması yaşayan kedi
(bu resmi de blog yazı doldu, sıkıcı oldu diye koydum sırf)

Hiç yorum yok: