21 Ağustos 2011 Pazar

sadece kırmızı


inanmamaktan daha kötü bi inanca sahip bi insan olarak cennet-cehennem kavramı her aklıma düştüğünde: kafamda dönüp duran şey cennet ve cehennemin renklerine, temasına duyduğum merak olmakta. orada ne olup ne biteceği pek umursadığım bir şey değil gibi.

ne bileyim, normal olarak kafada canlandırılan şey, orada burada tasvir edilen şey -ki bu insanların büyük bir çoğunluğunda böyle sanırım- cennetin mavi tonlarının hakim olduğu, ve aydınlık olduğu, cehennemin ise kırmızı tonlarının hakim olduğu karanlık bir mekan olduğu görüşü iken; benim kafamdaki cenneti kırmızı temadan ve karanlıktan ayrı düşünemiyorum. yoksa ben freddy mercury abimiz gibi "ne işim var cennette, bütün ilginç insanlar cehennemde olacak mk." insanı mıyım diye düşünmeye başlıyorum. eğer cennet anlatılanlar gibiyse, görünüm bakımından; kusura bakma ama "var olan ama duruşu olmayan", ben cenneti istemiyorum diyip de; kendimi dinsel ahlak bakımından kötüye sevketmeye çabalar biçimde buluyorum. cehennemi haketmek için neler yapmalı, "nasıl cehenneme gideriz", "cehenneme en kestirme 1001 yol" şeklinde kitaplar istiyorum lan ben! piyasadaki "cevab veremedi" ve emsalleri hep cennete gitmeyi anlatmakta, "tam tersini yap lan işte" demeyin ulan *pneler, emin olamıyorum tam tersini yaparsam orada olabileceğimden.

"karanlık ve de kırmızısal bi yer istedik çok mu ulan" derken, "kırmızı'yı sadece bir renk olarak istemediğimi beni tanıyanlarınız bilmekte bence"yi de ekleyip kutudan bir yudum alıp da "şişelenmiş versiyonun olaydı da fondip yapaydım da her şey daha kolay olaydı" serzenişlerimle sessizliğime dalarım.

Hiç yorum yok: